Kucağımda Sorular
- Başak Aksoy
- 25 Eki 2024
- 1 dakikada okunur
Bir durum, bir insan, bir yer yahut bir zamana ne kadar yakından bakarsak o kadar uzaklaşırız aslında. Ne kadar sıkı tutarsak o kadar hızlı kayıp gider elimizden. Ve ne kadar önemsersek o kadar o anın değersizleşir, boşalır içimizdeki anlamı.
Niye böyledir, neden üzerine en çok emek harcadıklarımız derinleşip anlam kazanması gerekirken bu kadar geriye düşer içimizde?
Yaşamımıza istediğimiz gibi yön nasıl verebiliriz ya da yaşamımızın istediğimiz yönde olduğunu nasıl anlarız mesela, değişken değil midir bu?
Değişken değilse de yön verirken ne kadar dahil olabiliriz kendi hayatımıza?
Hayatımızı ararken kaçırır mıyız onu?
Unutur muyuz geleceği düşünürken bugünde olduğumuzu?
Ya da arayıp durduğumuz yaşam yönümüz bizim için ifade edilen anlamda mı saklıdır?
O anlamı ararken, kaybeder miyiz tüm doğrularımızı?
Kaybettiklerimiz en çok tutunduklarımız olmaz mı böylelikle?
Bulmak için kaybetmek,
Kaybetmek için yaşamak
Yaşamak için o halde yaşayabilecek cesareti göstermek gerekmez mi?
Peki yaşamı yaşamaya tam olarak ne zaman alışırız?
Ne zaman büyük gelmez üzerimize aldığımız kararlar?
Ne zaman tam anlamıyla büyür,
Büyüdüğümüzü hissettiğimize rağmen çocukluğumuzu özleriz?
.
Gerçekte olduğumuz kişiye ne vakit ulaşırız
Ne vakit tam hisseder içimiz
Ne vakit kıymetini biliriz 3-4 arası uyunan uykunun,
ekmeğin kızarmış kenarlarının?
Ulaşmadan kaybolur muyuz?
Hiç silinmeyecekmiş gibi neden bağlanırız mesela kumsaldaki yazıya?
Denizin varlığını bilir ama neden hiçe sayarız?
Ya da saymaz unutur muyuz?
Kendimizi..
Bir anlığına sadece
Nasıl olsa silinecek,
Elimizden gidecek diye.
*
Günler, birbirini kovalıyor peşi sıra
Ben titrek bir mum alevinde kalakalıyorum.
Masalara eklenen tabakların sayısı aynı,
Şekilleri farklı oluyor.
Sabit kaldıkça azalıyor,
Azaldıkça çoğalıyorum.
Midemi rahatsız eden kramplar var
Bağımlıyım o kramplara
60 yaşının kahkahasında
İnandım hayata
25 yaşının konuşmasında
Vazgeçtim her şeyden.
Comments