top of page

Kendiliğimizden, Kendiliğimizle Issız Kaldığımız Anlar ve Çabamız Onlar İçinde Var Olmaya.

  • Yazarın fotoğrafı: Başak Aksoy
    Başak Aksoy
  • 20 Haz
  • 2 dakikada okunur

"Kim bir ismi anarsa çağırır. Ve biri gelir; randevusuz, açıklamasız, adının, sesle ya da düşünceyle, onu çağırdığı yere."



Gün, doğup doğmamak arasında kararsızken biz seninle aynı uykusuzluğun farklı yerlerinde buluşuyoruz. Hiç konuşmadan birbirimize bir görünüyor, birbirimizde bir kayboluyoruz. Ve ben dünyadaki tüm hüzünleri dik bir yamacın uçurumundan atmak için her uyandığım gün gönüllü oluyorum. Böyle zamanlarda zamanı yakalayıp avucumun içerisine hapsetmek istiyor, çocukluğumdaki birkaç anın hislerine sarılmak istiyorum sıkıca. Ve onları tutmak istiyorum hep çok mutlu olduğum anlardaki gibi sabırsızca. Sadece bir anlığına hatırımda kalan kısmi “nasıl hissediyordum?” sorusuna sığınmak belki de bu, bilmiyorum.


Sahi nasıl hissediyordum?


Hayat garip, bir anda tepetaklak edip inançsız bırakıyor seni, bildiklerini unutturuyor. Doğruların yanlış, yanlışların doğru oluyor. Sonra hiç beklemediğin, tahmin bile edemediğin bir anda çatlaklardan güneş yeniden sızıyor, aklının ucuna gelmeyecek şeyler güzellikleriyle geliyor, gerçekleşiyor. Kahkahaların sokaklarda yankılandığı, herkesi birleştirdiği sofralar yeniden kuruluyor. Gece yerini güneşe bırakıyor. Kıştan sonra o çok inandığım bahar hep geliyor.

 

Var olmaya mesela sevginin en içten, en dışına çıkamayışına, onunla olmak bir ömür ama bir o kadar onsuzlukla yıkanmak ay ışıklarında.

 

Hayat aynı son sürat giden bir rollercoaster gibi, üstelik hangi rotalardan geçip sonunda nereye varacağını bilemediğimiz bir yolculuk bu. Yaşadığımız tüm anların sonunda ceplerimizde biriktirdiğimiz tüm korkularımız, sevgiyi ele alışımız, yaşanmışlıklarımızla her gün bir durakta inip bu yolculuğa yine ertesi sabah erkenden devam ediyoruz. Dilerim ki her birimizin duygularını bastırmayacağımız, kendimizin en kendimiz haliyle olabildiği insanlarla ve anlarla çevrilir yaşamımız, biliyorum ki bu en güzel hediye..

Büyüme yolculuğumuzun her bir durağı, kavuşumu ya da devamında hislerimizi ve hissettiklerimizi anlamaya ciddi anlamda mesai harcamamız gerektiğini düşünüyorum. İçimizden geçene, bize hissettirdiklerine kulak vermeli, göz ardı etmemeliyiz tüm bunları. Çünkü galiba gün sonunda yine ona çıkıyor yolumuz.

Bu büyüme yolculuğumuzun çeşitli duraklarında vücudumuzda oluşan her bir yara izimiz gibi zihnimizde ve kalbimizde de bizi kıran ve inciten şeyler de bir gün geçiyor. Bazılarının izi kalıyor, bazılarınınsa sadece anısı.. İkisinin de yaşanmasının yine bizim için olması, çözümlerinin kendiliğinden akışa bırakarak hallolması ne hayran olunası.. Önceden kırıldığımız yanları onarmak için kendimize zaman vermek, yeniden bizi kıran bir durumda fevri çıkışmadan, kendimizi önceliğe alarak ona karşı sınırlarımızı belirleyebilmek ve söylemekten çekinmemek, büyümek işte galiba tam olarak bu bence. Hayatta bu isteklerini, hislerini çabasızca dinleyen, anlayan, onların varlığını görmezden gelmeyip üstüne onları seven, akışın sizi hiçbir şey yapmadan, sadece kendiniz olarak ona, onunla bir yola yönlendirdiği insanlarla denk gelmeyi o kadar seviyorum ki. Sohbetin, buluşmanın, iletişimin kolay olduğu insanlar... Hayatı yaşanılır kılıyor bana göre bu kendine haslık, akışta olma hali.. Dinlenmek ve dinleyebilmek. Birbirinden iki farklı ruhta, bedende, hayatta bunu başarabilmek ne özel. Anlaşılma kaygısı gütmeden, tanışma kaygısı gütmeden sadece akışın sizi oraya sürüklemesi ne nadide. Farkında olmadan yaralarına dokunan, varlığıyla o yaraları iyileştiren ve sevene denk gelmekte öyle. Bazı konuşmalar yapılmadan herkesten çok anlaşılmak gibi hissettiriyor bu. İki insanın ortak bir anında yine ikiliklerini, kendi olma hallerini teklikte, tek anda devam ettirebilmesi bununla var olabilmesi ne özel.

Biliyorum ki tüm hayatım boyunca bu hissi ve bu insanları arayacağım, bulduğumda sıkıca sarılacağım onlara..

 

"ruhları birbirine öyle karışmıştı ki, birbirlerinden geri almak isteseler, hangisinin kendilerine ait olduğunu anlamayacaklardı."



 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Anlamak ve Anlaşmak Üzerine

"Yaşayabildiklerimiz eninde sonunda doğum günlerimizdir." Elinde bazen gidişi ve gelişiyle, toplamı ya da tek başınalığıyla da tek yön...

 
 
 

Yorumlar


basak aksoy works, 2019

bottom of page