Keselerimiz
- Başak Aksoy
- 16 Eki 2024
- 1 dakikada okunur
Keselerimiz var her birimizin. Şekilleri, görünüşleri ve boyutları kendimize göre değişen her biri biricik olan keseler. Hayat yolculuğunda rasgeldiğimiz her bir an, kişi, durum ve yaşayışta yanımızda gelir bu keseler. Onlarla karşılaşırız yolculuğumuzun her bir aşamasını. Bu aşamalarda bazılarımız ilk iş açarız keselerimizi, dökeriz içlerindekilerini; bazılarımız keselerimizi görmezden geliriz taşımamıza rağmen; bazılarımız ise sıkı sıkı tutarız ağızlarını dökülmemesi için içlerindekilerinin. Keselerimizin varlığını kabul edip etmeyişimiz ya da içlerini gösterip göstermeme meyillimiz değişse de keselerimin var olduğu gerçeği aynıdır hepimiz için. Her bir insanın sahip olduğu bu biricik kesesinin içindedir tüm hayatı. Kişilerin değişkenlik gösteren yaşam yolculuğunun her anında yanında taşıdıkları bu keseler geçmişlerinden gelen, geride bıraktığı ya da bırakamadığı her bir başa gelmiş geçirmişliği, bugün karşılaşmış veya yarın karşılaşacak olduklarıyla çarpıştırır onu. Ve kişi her seferinde aynı şaşkınlıkla afallayarak yüz üstü bırakır üzerine tam oturduğundan emin olduğu benliğini, uzaklaşır.
Yaşadığımız her anlam yüklediğimiz olayda ya da tecrübe olarak nitelendirdiğimiz yaşayışlardan sona sanırız ki yaşama verdiğimiz anlam yaşanmışlıklarımızın getirileriyle genişler de genişler... Bu düşünce biçimi zamanla kendimizi kendimizin içinde rehavete kapılarak devleştirmemize şüphesiz ki sebep olabilir. İlk bakışta bu devleşmenin ağına düşen herkese yanılgıya kapılarak pek ala hak verebilirim. Bu zamana kadar anlam olarak nitelendirdiğimiz her bir yaşayış ve kavrayışta bir anlam daha ekleniyor işte kesemize.
Yalnız aklıma düşen bir soru var, kafamı kurcalayan:
Yeni gelenlerin eskisinin üzerine gelerek onları çoğaltmadığı, aksine eskilerden de koparıp götürdüğü senaryoda ne olacak ve ne hissedecek devleştiğini sandığı yerde insan?
Comentarios