“Çocukluğumda anlatılan masallar kadar
Güzel ve renkli bir arka bahçesi var”
Gel hadi upuzun bir sofra kuralım uzakların bizi ayrı düşürdüğü kalabalıklara.
Sen içeriden tabakları getir bense bardakları.
Açalım arka raflarda ayrılan bugünler için sakladığımız şişeleri ve açalım pencereleri hayal ettiğimiz yarınlara.
Hadi gel tutuşturalım el ele gökyüzünde akşamla sabahı.
Kahkahalarımızı buluşturalım kurduğumuz upuzun masaya ve serpiştirelim etrafına hayata dair sevdiğimiz her şeyi, herkesi, her anı.
Hadi tut elimden bugün, yarın ve dünle birlikte burada.
Bir saydığımız, bugüne sakladığımız ve bugünü beklediğimiz her bir an, her bir biricik için daha sıkı tut ellerimi.
Rüzgarın getirdiği ılık esintiyle çarpışır tenlerimiz bir akşamüstü.
Hayal edebileceklerimizden de öte bir an.
Kahkahalar çember yapmış kıkırdıyorlar masamızda.
Hayaller yemek sonrası hafif bir uykuya dalmış.
Plak çalardan gelen hafif cızırtı tırmalıyor bizim Betüş’ü
Gülümsüyor kapı arasından bizi gözetleyen komşu düşler.
Sevgi üzerimizde görünmez bir halka oluşturuyor ve biz bugün bu sofrada en biriciklerimizle güneşin arkadan batışını izliyor zeytinağaçlarıyla uğurluyoruz günü...